2

Dünya aslında büyük

Murathan Mungan'ın orada geçen romanını - hikayesini- okuduğumda, henüz 1900'lü senelerdeydik. Yarı hayran yarı bağımlı bir halde okuduğum "3 aynalı 40 oda"nın en çok o üçüncü aynasını sevmiştim. O zaman düşünmüştüm o toprakları gerçekten bir gün görmek istediğimi. Ve hayatımın bir noktasında göreceğimi.
Yıllar geçti ve ben ülkenin batı yakasında doğma büyüme pek çok Türk evladı gibi vatanın karşı tarafındaki hayatı bilmeden yaşamaya; bu 'taraf'in muhtelif - ama aslında iki elin parmaklarını geçmeyen- şehirlerini tekrar tekrar görmeye devam ettim. Doğu namına gittiğim en ücra yer Ankara oldu.
O zaman merak ettirdiği kadar çekindiren şehre gitmek ise 10 yıldan fazla süre sonra kısmet olacaktı. Üstelik yalnızca gidip gelmeyecek, Mardin'in bağrına iki can da emanet edecektik.
Çoğu zaman "dünyanın çok küçük" olduğunu düşünen, sağım solumdaki neredeyse her şeyin ya bir misina, ya da kalın zincirlerle önüm arkamdakine bağlı olduğuna inanan beni, yeni bir aydınlanma bekliyordu: "Dünya aslında büyük".

2 yorum:

ES dedi ki...

Ücra Yer Ankara? Doğu? :(

Unknown dedi ki...

Maalesef. Daha doğusuna yolum düşmedi. Tam "pamuklar içinde büyüdü" dedikleri türdenim :)